Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Gezi’nin zaten tartışmasız bir terör eylemi olduğunu halkımız biliyor. Çünkü orada ölüm var, mala zarar verme var. Bir kalkışma olduğu tartışmasız” dedi.
Bakan Tunç, Ankara temsilcileriyle Gölbaşı Hakimevi’nde bir araya gelerek gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
AA’da yer alan habere göre Tunç’a, Gezi davası kararı ve yargının Osman Kavala kararı da soruldu. Tunç, “O kişilerin suçlu olup olmadığına, yargı karar verecek. Eğer biz hukuk devletiysek buna karar verecek olan yargıdır. Yargı, Gezi’nin bir suç olduğunu, şiddet hareketi olduğunu, bütün ülkeye yaygınlaştırılmak istendiğini ve seçilmiş hükümete yönelik bir kalkışma hareketi olduğunu kabul etti” diye konuştu.
TIKLAYIN | Yargıtay, Gezi’de AİHM kararı ile AYM içtihadını dikkate almadı, cemaat dinlemelerini kanıt saydı, cezaları az bularak onadı
Kavala için “Arka planında nasıl hareket ettikleri delillerle ortaya çıkarılmış” dedi
Mahkemelerin kararlarının gerekçesine bakılması gerektiğini belirten Tunç, şunları kaydetti:
“Gezi’nin zaten tartışmasız bir terör eylemi olduğunu halkımız biliyor”
Can Atalay’ın Türkiye İşçi Parti’nden Hatay Milletvekili seçildiği hatırlatılan Bakan Tunç, “Anayasa’nın 83. maddesi açık. Seçilen bir milletvekili yasama dokunulmazlığına sahiptir. Fakat aşağıdaki fıkraları okumazsanız yanlış bir sonuca varmış, Anayasa’yı uygulamamış olursunuz. Aşağıda ne diyor? Seçimden önce soruşturmasına başlanmak kaydıyla. Gezi Davası seçiminden önce değil miydi?” dedi.
Bakan Tunç, Anayasa’nın ilgili maddesine değinerek, milli güvenlik, kamu düzeni ve genel sağlığa ilişkin suçlarda dokunulmazlık bulunmadığını, Anayasa’nın 14. maddesinde ilgili hususların kanunla düzenleneceğine ilişkin bir hüküm bulunduğunu, bu durumda TCK ve Terörle Mücadele Kanununa bakılması gerektiğini söyleyerek, şunları kaydetti:
“Neticede bunun kararını verecek olan Adalet Bakanlığı olarak biz değiliz. Biz sadece Anayasa’nın mevcut hükmünü ortaya koyduk. Gezi’nin zaten tartışmasız bir terör eylemi olduğunu halkımız biliyor. Çünkü orada ölüm var, mala zarar verme var. Bir kalkışma olduğu tartışmasız. Bunun sorumluları yargılanamayacaksa orada hukuk devletinden bahsedilemez.”
TIKLAYIN – Yargıtay’ın Can Atalay acelesi: AYM, 27 Eylül’de tarih verdi, Yargıtay, Berberoğlu örneğine rağmen Atalay’ın cezasını bir gün sonra onadı
“AİHM’in hukuki olmayan kararlar verdiğini söylüyoruz”
AİHM’in Kavala ve Yalçınkaya kararları hatırlatılarak, “AİHM ile ilişkileri nasıl bir çerçeveye oturtacaksınız?” diye sorulması üzerine Tunç, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamayan bir ülke gibi gösterilmek istendiğini fakat bunun gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
AİHM’ne üye ülkelere dosya sayısına ilişkin bilgi veren Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AİHM’e üye tüm ülkeler bakımından Bakanlar Komitesi’ne gönderilen dosya sayısı 31 bin 303, hak ihlali verilip icrası tamamlanan dosya sayısı 24 bin 854. İcrası devam eden dosya sayısı, henüz yerine getirilmemiş 6 bin 449. Yerine getirme oranı yüzde 79,39. Türkiye olarak Bakanlar Komitesi’ne gönderilen dosya sayımız 4 bin 336. Yani hak ihlali verilmiş. Yerine getiremediğimiz dosya sayısı 4 bin 336. İcrası tamamlanan dosya sayısı 3 bin 857. Yani Bakanlar Komitesi’ne gitmiş, icrayı tamamlamışız. İcrası devam eden 479 var. Oranımız yüzde 88,95. Yani yerine getirme oranı yüzde 88,95. Tüm üyelerin ortalaması yüzde 79, Türkiye’nin ortalaması yüzde 89. Yani AİHM’in ihlal kararlarını ortalamanın üstünde uygulayan bir ülke Türkiye. Üye ülkeler ortalamasının 10 puan üstündeyiz.
Yunanistan 15 yıldır AİHM ihlal kararını yerine getirmedi. Yunanistan, Batı Trakya’daki Türk derneklerinin ismindeki Türk ibaresi nedeniyle kapatılmasına karar verdi. AİHM, hak ihlali kararı verdi. Ama bu kararı 15 yıldır yerine getirmedi. Hiç kimse de demiyor ki Yunanistan neden AİHM kararını yerine getirmedi? Ama Türkiye geldiği zaman çifte standart. Özellikle bazı davalar bakımından, onlar öne alınarak sanki Türkiye AİHM kararlarını yerine getirmeyen bir ülkeymiş algısı da oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun doğru bir algı olmadığını ifade etmek istiyoruz. AİHM’in yargı yetkisini kabul etmiş bir ülkeyiz. Türkiye olarak bize çifte standart uygulanmasını istemiyoruz. Bizim öncelikli talebimiz bu. Özellikle bazı kararlar bakımından da AİHM’in hukuki olmayan kararlar verdiğini söylüyoruz. AİHM, özellikle Türkiye söz konusu olduğunda zaman zaman yerleşik içtihatlarından ayrılıyor.”